9 Haziran 2015 Salı

Uyumsuz/Kitap Yorumu



Kitap: Uyumsuz
Orjinal Adı: Divergent
Yazar: Veronica Roth

Yayıncı: Artemis Yayınları
Çevirmen:Uğur Mehter

Sayfa Sayısı: 507
Basım Yılı:07/2012
Tür:Distopya,Genç Yetişkin
Goodreads puanı:4.31
Puanım:5

Kitabın Arka Kapak Yazısı;

TEK BİR SEÇİM ARKADAŞLARINI BELİRLER
TEK BİR SEÇİM İNANÇLARINI BELİRLER
TEK BİR SEÇİM SADAKATİNİ ŞEKİLLENDİRİR HEM DE SONSUZA KADAR


Beatrice Prior’ın Chicago’sunda toplum, her biri belli bir erdemi yaşatmaya adanmış beş topluluğa bölünmüş durumda. Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Dostluk ve Bilgelik. Her yıl, belli bir günde bütün on altı yaşındakiler, hayatlarının geri kalanında birlikte yaşayacakları grubu seçmek zorunda. Beatrice, hem ailesiyle kalmak, hem de kendi benliğini bulmak istiyor ama ikisini birden seçemez. Bu nedenle kendisi dahil, herkesi şaşırtan bir seçim yapıyor.

Genç yazar Veronica Roth heyecanlı seçimler, kalp kıran ihanetler, kan donduran sonuçlar ve beklenmedik aşklarla dolu karanlık bir geleceği anlatan gerilim serisinin ilk kitabıyla edebiyat sahnesine çıkıyor!

Kendi Yorumum;
Bu aralar en sevdiğim kitap türü Distopya olduğu için bir an önce okumak istiyordum bu kitabı.Sonra okulda filmini izleyince önce kitabını okumak hayalim yarıda kaldı.Neyse en azından ikinci ve üçüncü kitabı önceden okuyacağım.Yine filminden daha güzel olan bir kitapla karşı karşıyayız.Şaşırdım desem yalan olur.Yine de kitabı alıp değiştirmemişler,bazı replikleri olduğu gibi kullanmışlar haklarını da yiyemem şimdi.
Her şeyi uç noktalarda yaşayan bir toplum anlatılıyor.Fedakarlıkta mısın?Sonuna kadar fedakar olacaksın.Kendi ihtiyaçlarını boş verecek ve diğer insanların ihtiyaçlarını karşılayacaksın.Cesurlukta mısın?O zaman seyahat etmek için bile cesur olman gerek çünkü yoluna devam eden trene atlaman gerekiyor.Uzun lafın kısası her şeyi fazla uç noktalarda yaşıyorlar.Geçmişten bahsetmeselerde büyük ihtimalle -her distopyanın başlangıcı gibi - bir savaştan sonra böyle bir çözüm bulduklarını düşünüyorum.Herkes kendi üstüne düşeni yapar ve herkes huzurla yoluna devam eder.Ama tabii ki hayır öyle olsaydı Ütopya olurdu.Sonradan aslında bu sistemin ne kadar yanlış olduğu ortaya çıkıyor tabii ki.


Burdan sonrası spoiler...

Neyse esas kızımız Beatrice namı diğer Tris Fedakarlık toplumunda büyüyor ve 16 yaşına gelince teste giriyor.Testte hangi topluma ait olduğu anlaşılacak ama yine de sonra kendi seçimi olacak.Tris teste girince simülasyonda birden fazla toplumun hareketlerini sergiliyor.Testi yapan kişi neyse ki Tori yoksa hikaye başlamadan biterdi.Tori'nin erkek kardeşi de birden fazla toplumun hareketlerini sergiliyordu yani uzun lafın kısası uyumsuzdu ve öldürüldü.O yüzden Tris'e yardım ediyor ve sınav sonucuna Fedakarlık yazıyor.Kızımız ise ertesi gün seçin gününde Cesurluğu seçiyor abisi de Bilgeliği seçince resmen ailelerini terketmiş oluyorlar.Bende bizim tm,fm,ts seçiminde böyle bir şeyi seçmek için çok küçüğüz diye isyan ediyim daha.Bak millet neler yapıyor.Neyse Cesurluğa geçince her şey kolaylaşmıyor tabii.Sadece 10 kişi topluma kabul edilecek bu yüzden önce fiziksel olarak savaşma dersleri alıyorlar.Dışardan gelen adayların hocası Dört ve alttan alttan hep Tris'e yardım ediyor.Ne yazık ki fiziksel konularda zorlanıyor çünkü hem kısa hemde zayıf.Minyon bir kız yani.Zar zor o seviyeyi atlıyor.Atlayamayanlar ise toplumsuz kalıyorlar.Sonrakinde simülasyonlarda korkularla yüzleşiyorlar bu sefer kızımız şanslı çünkü simülasyonları yönetebiliyor çünkü o bir uyumsuz.Yavaş yavaş eğitmeni Dört'le yakınlaşırken bir sorun patlak veriyor.Bilgelik yönetimi Fedakarlığın elinden almak için savaş başlatıyorlar ve Cesurluk bireylerine serum vererek onları savaşa yolluyorlar.Uyumsuz oldukları için Tris ve Dört bu serumdan etkilenmiyorlar ve insanları korumaya çalışıyorlar.Burdan sonra zaten işler karışıyor Tris arkadaşlarından birini öldürmeye çalışıyor ardından annesini ve babasını kaybediyor ve yoluna devam ediyor.Tabii ki üzülüyor ama ben olsam orda kalakalırdım sanırım her şeyi uç noktalarda yaşamak böyle bir şey ailen ölse de insanlara yardım etmek ve cesur olmak için yoluna devam etmek zorunda kalıyorsun.Şimdi sanırım diğer kitap Dört,Tris,Tris'in abisi Caleb,normalde Tris'in düşmanı olan Peter ve Dört'ün psikopat babası Marcus üzerinde olacak çünkü şuan bu enkazı düzeltmek zorundalar ve büyük ihtimalle Bilgelik durmayacak.



Benim kitap okurken yanımda bulundurduğum bir defterim vardır ve hoşuma giden sözleri hatta karşılıklı konuşmaları ve aynı zamanda bazı olaylardan kısımlar yazarım ki geri dönüp baktığımda olayları hatırlayabileyim.Uyumsuz kitabından yazdıklarımı şimdi buraya geçireceğim :)

Masanın ortasında daha önce hiç görmediğim bir yiyecekle dolu bir servis tabağı var;Yuvarlak ekmek dilimleri arasına sıkıştırılmış,daire şeklinde et parçaları.Ne yapacağımı bilmediğimden bir tanesini alıp parmaklarımla yokluyorum.
Dört beni dirseğiyle dürtüyor.
"Bu et,"diyor, "Üstüne bundan dök."
Kırmızı sosla dolu bir kaseyi bana uzatıyor.
syf 70

Çok ilginç bir konuşma değil biliyorum ama bu Dört'ün Tris'e ilk yardım edişiydi ve not almak istedim...

"Ama..."Peter konuşmaya devam edemeden esniyor. "Ama tabancayla ateş etmenin...cesurlukla ne ilgisi var?"
Dört , tabancayı elinde çeviriyor , namlusunu Peter'ın alnına yerleştiriyor ve bir mermiyi yerine itiyor.Esnemekte olan Peter , ağzı açık bir halde donakalıyor.
"U-yan,"diye azarlıyor onu Dört."Elinde dolu bir tabanca var,seni salak.Ona göre davran."
syf 82

Tekrar,tekrari,tekrar ateş ediyorum ve kurşunlardan hiç biri hedefin yakınına bile isabet etmiyor.
"İstatiksel açıdan,"diyor yanımda duran Bilgelik oğlanı Will bana bakıp sırıtarak "şimdiye kadar hedefi en azından bir kez vurmuş olman gerekirdi...Yani kazara bile olsa."
syf 84

"Dikkatli ol çocuk , yoksa senin bağlarını sağlamlaştırırken elim hafif kaçabilir,"diyor Zeke.Eliyle dizine vuruyor. "Sonra bir bakarsın,şlap!"
"Tabii,tabii,"diyor Uriah. "Sonra annemde seni canlı canlı kaynar suya atar."
syf 230

Cesurlukta büyümüş ve aynı zamanda ailesi Cesurlukta olan kardeşlerin konuşması neden bilmiyorum çok hoşuma gitti.Sanırım aynısını Tris ve Dört içinde istedim.Bu arada konuşma biraz garip olduğu için nerede geçtiğini hatırlamayabilirsiniz şehrin üzerinden uçtukları kısımda geçiyor.

"İyi görünüyorsun Tris."
Sözleri ben şaşırtıyor,kalbim teklemeye başlıyor.Keşke teklemese çünkü kayan gözlerine bakılırsa Dört ne söylediğinin farkında bile değil.
syf 260

Sarhoşlar gerçekte düşündüklerini söylerler Tris...

Ölüm bu işte -şimdiki zamandan geçmiş zamana geçmeye ölüm deniyor.
syf 315

"Öyle mi?"Konuşurken dudaklarını kulaklarımda hissediyorum ve yine içimi bir yangın sarıyor.
"O kadar kolay ha?"
"Eh,bir çok erkek,bir kızla böylesi küçük bir alana kıstırılmak ister."Gözlerimi deviriyorum.
"Kapalı yerde kalmaktan korkan insanlar hariç Tris!"
syf 338

Elini tutup tam kalbimin üzerine koyuyorum.
"Kalp atışlarımı hisset.Hissedebiliyor musun?"
"Evet."
"Ne kadar düzenli attığını hissedebiliyor musun?"
"Çok hızlı atıyor."
"Evet de bunun kıstırılmış olmakla alakası yok."
syf 338

"Ve Marcus ile ilgili gerçeği öğrendiğin halde..."Sesi yumuşuyor. "Bana diğerleri gibi bakmıyorsun.Tekmelenmiş bir enikmişim falan gibi."
syf 351

Tobias burnunu sıvazlarken parmaklarının arasındaki boşluktan bana bakıyor.Bana bir şey söylemeye çalışıyor.Hızlı düşünmeliyim.Dört bana ne demişti?
Aklıma gelen tek önerisi;Savunmasız gibi görünmek.Daha önce işe yaramıştı.
"Ben...ben çok utanmıştım ve ne yapacağımı bilemedim."
Ellerim, cebime sokup yere bakıyorum.Cebimin içinde bacağımı öyle bir çimdikliyorum ki gözlerimden yaş geliyor.Burnumu çekerek gözlerimi Eric'e çeviriyorum.
"Ben sadece...ve..."Başımı iki yana sallıyorum.
"Sen sadece ne?"diye soruyor Eric.
"Beni öpmeye çalıştı,"diyor Tobias."Reddedince beş yaşındaki bir çocuk gibi koşarak uzaklaştı.Aslına bakarsan onu suçlayabileceğin tek şey aptallığı."
syf 377/378


"Bir kaç saniyeliğine , bir kız olabilir misin?"
"Ben zaten hep bir kızım."Kaşlarımı soru sorarcasına çatıyorum.
"Ne demek istediğimi anladın işte.Yani aptal ve insanın canını sıkan bir kız olmaktan bahsediyorum."
Saçımı parmağıma doluyorum ve ağzımı yayarak konuşuyorum. "Piki."
Christina öyle bir sırıtıyor ki azı dişlerini bile görüyorum. "Will beni öptü."
"Ayyy?"diye çığlık atıyorum. "Ne zaman?Nerede?Nasıl oldu?"
"Anladık , tamam , kız olabiliyormuşsun!"
syf 382/383

"Sence sana sarılsam , çok mu belli olur?" diyor.
"Bir şey diyeyim mi?"diyorum. "Hiç umurumda değil."
Ayak parmaklarımın ucunda yükselip dudaklarımı onunkilere yapıştırıyorum.
syf 429

Ben bir fedakar değilim.Ben bir cesur değilim.
Ben bir uyumsuzum.
Ve kontrol edilemem.
syf 458